Bu hafta sonu Londra’daysanız ve Tottenham Hotspur Stadyumu ya da Stamford Bridge’e yolunuz düşecekse tanıdık sesleri duyabilirsiniz.
“Stadyum için sol çıkışı kullanın ve kalabalığı takip edin.” Kuzey Londra’daki derbi için muhtemelen bu cümleleri duyacaksınız. Stamford Bridge için de bir benzerini.
Londra bu hafta sonu WSL’de iki dev maça hazırlanıyor. Kuzey Londra derbisi ve şampiyonluk adaylarının zorlu rekabeti.
İki karşılaşma için maça gidecek taraftarlar metroda inecekleri duraklara geldiğinde dört takımın yıldızlarının seslerini duyacak. Çünkü WSL ve Londra’da ulaşımdan sorumlu TFL arasında yapılan iş birliği kapsamında Beth England, Lotte Wubben-Moy, Lucy Bronze ve Alex Greenwood kendi takımlarının anonslarını White Hart Lane, Seven Sisters ve Fulham Broadway duraklarında yapacak.
Londra’daki dev maçların yanında WSL’in diğer dört eşleşmesi de oldukça heyecan vadediyor. Bu hafta Merseyside derbisi için de kolları sıvayacağız.
Bu ligi, oluşturduğu kültürü ve yarattığı etkiyi çok seviyoruz. Şölen tadında geçmeye aday hafta sonuna birlikte ısınalım.



Brighton - West Ham (16 Kasım Cumartesi 15.30)
Lige çok iyi başlayan fakat şampiyonluk adaylarının cebine şimdiden 6 puan bırakan Brighton, bu sene belli ki geri kalanların en iyisi olma peşinde. Sezon sonunda Avrupa bileti alabilecek konumda olabilirlerse ne âlâ. Bu yolda bu haftaki rakipleri ligin dibindeki mücadeleden kurtuluşu arayan West Ham olacak. Tecrübeli kadrosuna rağmen oynadığı oyunla kimseyi ikna edemeyen Rehanne Skinner’ın öğrencileri bu karşılaşmaya dev bir çıkış yoluymuş gibi bakıyor. İki takımın oyun kimliğine bakarsak temposu yüksek ve oldukça fiziksel bir 90 dakika izleyeceğimiz kesin.
Tottenham – Arsenal (16 Kasım Cumartesi 16.45)
WSL’de derbi haftasının açılışına Kuzey Londra ev sahipliği yapacak. Geçici olarak göreve gelen ancak gün geçtikçe tam zamanlı teknik direktör olmaya hazırlanan Renee Slegers yönetiminde formunu adım adım zirveye taşıyan Arsenal, komşusunu mağlup edip ivmeyi kaybetmeme peşinde. Arsenal, Jonas Eidevall’ın ayrılığının ardından taktiksel anlamda büyük bir değişiklik yaşamasa da takımın içinde bulunduğu ruh halinin pozitife dönmesi en büyük güçleri. Yakaladığı moral ve bunun getirdiği olumlu sonuçlar takımın sezonunun yeniden rayına oturmasına yardımcı oldu. Hafta içinde İtalya’dan büyük bir galibiyetle dönen Gunners’ta son gelişmelerin hepsi olumlu. Favoriler ve ihtiyaç duydukları yegâne şey bir derbi galibiyeti. Kuzey Londra’nın diğer temsilcisinde ise işlerin yolunda gittiğini de söylemek mümkün gitmediğini de. Bu sezon kaybettikleri dört maçtan üçünde (Chelsea, Manchester United ve Manchester City) elde edilen sonucun normal olduğunu söyleyebiliriz ancak bu karşılaşmalardaki direnç eksikliği hanelerindeki olumsuz noktalardan biri. Kalelerini gole kapatamamaları da bir diğer can sıkan konu. Geçtiğimiz sezon Arsenal’ı bu stadyumda yenerken ne yapmaları gerekiyorsa hepsini sahaya yansıtabilmişlerdi, yine aynı şeyleri kusursuza yakın yapmak zorundalar. Belki biraz daha fazlasını.
Chelsea - Manchester City (16 Kasım Cumartesi 20.30)
Haftanın tartışmasız en kritik maçı. Şampiyonluk için mücadele eden iki dev zirvedeki koltuğa kesin olarak oturmak için mücadele edecek. Yeni hocası Sonia Bompastor ile tüm kulvarlarda kayıpsız devam eden Chelsea şu an herkesin hedef tahtasında yer alıyor. Zaman geçtikçe aldığı skorlar kadar oyunu da ikna edici olmaya başlayan Londra’nın mavileri, Stamford Bridge’de sezonun şimdiye kadarki en büyük testine çıkacak. Manchester’ın mavileri ise geçtiğimiz ay kendi büyük testlerden birini kusursuz atlatmıştı. Şampiyonlar Ligi’nin iki yıl tescilli şampiyonu Barcelona’yı evinde ağırlayıp üstün bir oyunla mağlup eden Gareth Taylor’ın öğrencileri şu sıralar hiç olmadığı kadar özgüvenli. Takımın uçan kaçan kanadı Lauren Hemp’in maç kadrosunda olup olmayacağı merak konusuyken bu kritik karşılaşmada iki taraf da eksiksiz yer almak isteyecek. Şampiyonluk adaylarından birisi ilk mağlubiyetini almaya hazırlanıyor. Olası bir beraberlik ise yarışın daha da kızışmasına yol açacak.
Aston Villa – Crystal Palace (17 Kasım Pazar 17:00)
Hafta öncesinde ligdeki iki galibiyetsiz takımdan biri olan Aston Villa, sezonun ilk üç puanını yarın alabilir. Yedi maç sonunda üç puan toplayan ve hayal kırıklığı sayılabilecek bir sezon başlangıcı yapan Aston Villa, kendisine göre zayıf kalabilecek rakibi karşısında artık sürpriz yaşamadan yeni bir sayfa açmak istiyor. Bu sezonki maçlarına bakıldığında özellikle berabere bitenlerde şanssız diyebileceğimiz 90 dakikalar oynadılar. Yeni yıla kadar iyi sayılabilecek fikstürde önceki haftaların hatalarını telafi etmeleri gerekiyor. Ligdeki ilk sezonuna göre iyi sayılabilecek bir görüntü çizen Crystal Palace cephesinde ise beklentilerin üzerinde sayılabilecek performans mevcut. Topladıkları beş puan az gözükse de ligde kalma umutlarını sürdürebilmeleri için oldukça kıymetli. Yine zorlu bir deplasmandalar ancak ligde kolay diye adlandırabilecekleri bir maç yok. Bu sezon iki kez zorlu deplasmanlardan puan çıkarttılar. Ne yapmaları gerektiğini biliyorlar.
Everton - Liverpool (17 Kasım Pazar 18.00)
Büyük maçları bu hafta bir de Merseyside derbisi takip edecek. Goodison Park’taki buluşma iki ekip adına da kritik. Everton kâbus gibi başladığı sezonda henüz bir galibiyetle belini doğrultamadı. Olası bir derbi mağlubiyeti teknik direktör Brian Sorensen adına veda anlamına bile gelebilir. Liverpool tarafıysa son haftalarda geliştirdiği formuyla sıralamada kendini rahatlatmış konumda. Bu sebeple ana odakları derbi lanetlerini kırmak olacak. WSL’de uzun zamandır Everton’ın belini bükemeyen Matt Beard’ın ekibi artık bu duruma bir son vermek istiyor. Rakibinin hali ortadayken bundan daha iyi bir fırsat bulamayacakları da kesin.
Leicester City – Manchester United (17 Kasım Pazar 18:15)
Marc Skinner’a yönelik eleştirilerin hafta içinde arttığı Manchester United olumsuz havayı dağıtabileceği bir deplasmana çıkıyor. Ligin nispeten zayıf takımlarından sayılabilecek Leicester City karşısında Manchester United’ın kazanmaktan başka şansı yok. Son üç maçında kötü oyunla puanları kurtaran Skinner’ın ekibi hiç istemeyecekleri bir noktaya son sürat gidiyor. Bu galibiyet elbette her şeyi çözmeyecek. Takımın içinde olan sorunlar (dışarıya yansımayanlar da) bir süre daha devam edecek gibi duruyor. Böyle bir ortamda kazanmak, nefes alabilmeleri için yapacakları tek şey olur ancak günlük kazanımların geleceği kurtarmaya yetmeyeceğini taraftarların dışında birkaç kişinin daha anlaması gerekiyor. Savunma anlamında bu sezon iyi bir performans gösteren, kalesinde az gole izin veren ancak bunları puana dönüştüremeyen Leicester City ise haftanın sürprizine imza atabilir. Manchester United’ın oyun gücü yüksek olsa da bunu düzenli olarak sahaya yansıtamaması ve sıkışan oyundaki sorunlar Leicester’ın isteyeceği tarzda şeyler. Skoru uzun süre tutabilmeleri maç içindeki avantajları olur ve erken bulunabilecek gol üç puana uzanmalarını kolaylaştırabilir. Manchester United favori ama yeterli değil. Leicester City’nin sürpriz şansı var ama yeterli değil.