Lionesses #7 | 2025 Model Lionesses
Avrupa Şampiyonası'na gidecek 23 kişilik kadro belirlendi. Yeni sorular doğdu.
Lionesses 23 kişilik Women’s Euro kadrosunu duyurdu, evet. Eksikler, sürprizler, şok ayrılıklar, gri bulutlar… Basın toplantılarında ayrıntıya girmekten nefret eden, elinde olsa bireyselliği bir kağıtmışçasına buruşturup gardırobunun ücra köşelerine atmak isteyen Sarina Wiegman’ın başı daha şimdiden ağrımaya başladı. Mary Earps niye ayrıldı? Yedek kaleci olmaya niye ikna olmadı? Son şampiyonluğun mimarlarından Fran Kirby nasıl oldu da bu kez kadroda yer bulamadı? Leah Williamson’ın yokluğunda Dünya Kupası’nda kaptanlık pazubandını takan Millie Bright’in son dakika çekilme duyurusunun arkasında neler gizli? Nikita Parris’in ahı alındı mı? Michelle Agyemang sürprizi nereden aklına geldi? Lauren James iyileşmezse kadrodaki yeri boşuna mı doldurmuş olacak? Sinirli misin Sarina? Neden kaşlarını çatarak konuşuyorsun?
Sorular bitmez. Sarina Wiegman hepsine ustalıkla ve su yüzeyinden yanıtlar veriyor ama biz derinlere inip cevaplar bulmaya çalışacağız yaz boyu hepsine.
KAOS: Kimsenin beklemediği 23 gün
Büyük turnuvaya hazırlanan her takım, sakatlık ve benzeri kötü durumlardan kaçınmak ister. Turnuva öncesindeki son maçlar her zaman risk taşır ve en önemli oyuncularınızı, yıldızlarınızı ve takımın belki de anahtar ismini kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalırsınız. Avrupa’da kadın futbolunun milli takımlar düzeyindeki 1 numaralı organizasyonu öncesinde Sarina Wiegman’ın ekibi bunların hiçbiriyle yüzleşmek zorunda kalmadı. Neyse ki şu anki duruma göre hiçbir futbolcu sakatlık nedeniyle Avrupa Futbol Şampiyonası’na kaçırmayacak. Ancak Wiegman’ın önünde duran çok daha büyük bir sorun var. Muhtemelen hiçbir zaman istemeyeceği türden hem de.
İngiltere, kadın futbolunda şampiyonluğa ulaştığı 2022’de kadro profili ve oyuncular açısında turnuvanın en ilgi çekici takımlarından birine sahipti. Genç ve tecrübesiz isimlerin tecrübelilerle doğru harmanlanması, 1966’dan sonra Birleşik Krallık toprakları içerisinde milli takımlar seviyesinde ilk kez düzenlenen bir turnuvada şampiyonluğu getirmişti. İngiltere o dönemde yeni teknik direktörüyle enerjisi yüksek ve başarıya aç bir takım konumundaydı. Takım içindeki uyum ve ahenk ne kadar zirvede olursa olsun ülke tam bir kaos halindeydi. Turnuvanın başlamasına kısa bir süre kala başbakan Boris Johnson’ın istifasıyla başlayan süreci takip eden günler, İngiltere tarihinin en karmaşık süreçlerinden birini beraberinde getirdi. Ülkede yer yerinden oynarken Sarina Wiegman’ın ekibi muazzam bir ahenkle yoluna devam ediyordu. Gazetelerin ilk sayfalarında Lionesses’ın başarısı yer almıyordu çünkü gündem farklıydı. İlerleyen turlar işlerin değişeceğini gösterdi.
Kusursuz bir şekilde ilerleyen Lionesses, Wembley’deki tarihi finalin ardından uzatmalarda şampiyonluğa ulaştı ve 1966’dan sonra İngiltere’nin milli takımlar düzeyindeki ilk kupasını müzeye ekledi. O dönemde turnuvanın başlangıcı ve takip eden süreçte kaosu yaşayan taraf milli takım değildi. Şimdi ise işler tamamen değişti. 10 gün içinde arka arkaya yaşananlar şampiyonaya sayılı günler kala hiçbir teknik direktörün duymak istemeyeceği şeylerdi. Sarina Wiegman da şaşkındı çünkü verdiği reaksiyonlar bu yaşananları beklemediğini gösterir gibiydi. Peki bu sürece nasıl gelindi?
İngiltere’nin yaşadığı kaosu anlatırken başlangıç noktası olarak genellikle 13 Mayıs’taki Uluslar Ligi kadrosunun açıklandığı gün baz alınıyor. Kısmen doğru olsa da öncesinde bir ayrılık daha gerçekleşmiş ve belki de bugünlerin habercisi olmuştu. Wiegman’ın en çok güvendiği isimlerden yardımcısı, yol arkadaşı ve sıkıştığı anlarda çözüm için danıştığı ilk isim olan Arjan Veurink’in yazın düzenlenecek turnuvadan sonra ayrılacağı açıklanmıştı. Rotası, ülkesi Hollanda’nın milli takımıydı. Bu duyuru ne zamandı? Biraz daha geriye gitmemiz gerekiyor, 15 Nisan. Lionesses’ta çözülme diye adlandırabileceğimiz bu süreç belki de o gün başlamıştı.
İsviçre’nin ev sahipliğindeki turnuva öncesinde son resmi maçlarda İngiltere, sırasıyla Portekiz ve İspanya ile karşılaştı. Bu maçlar öncesinde açıklanan kadroda Mary Earps, Millie Bright ve Frank Kirby’nin yer alacağı açıklandı. Bir önceki cümlede geçen isimlerin kadroda olması sürpriz değildi. Sonrasında yaşananlar ise kimsenin aklına getiremeyeceği şekilde gelişti. İlk olarak Millie Bright tedavi sürecinin uzaması nedeniyle milli takımdan affını istedi, sonrasında Mary Earps herkesi şaşkına çeviren emeklilik kararını duyurdu.
Bu onun için zor bir karar olmalı ve bizim için de öyle. Elbette bazı konuşmalar yaptık ancak bunlar aramızda ve gizli kalmalı. İngiltere için harika bir iş çıkardı, inanılmaz bir yolculuk geçirdik. Bunu gerçekten çok seviyorum, hayal kırıklığı da buradan geliyor. Duygusal bir durum, çünkü iyi bir ilişkimiz var ve çok fazla iniş çıkış yaşadık. Bu da işi zorlaştırıyor. Üzgünüm.
Sarina Wiegman
Hazırlık maçlarının turnuva formatına benzer bir hali de olsa İngiltere’nin önünde iki tane önemli Uluslar Ligi maçı vardı. Büyük bir şampiyonaya giderken bu maçlar son denemelerinizi gerçek anlamda yapacağınız maçlardır ve belki de her şeyin sağlıklı ilerlediği senaryoda ilk 11’inizi de belirleyebileceğiniz “90 dakika” anlamını taşıyabilir. İngiltere’de ise Portekiz maçı öncesinde durum tamamen zıt şekilde ilerledi. Her şeyi sabitlemek ve netleştirmek bir yana, tüm yapı alt üst oldu.
Rahat geçen bir Portekiz maçının ardından yeni bir şok da takımın bir diğer tecrübeli isminden geldi. Fran Kirby de takım arkadaşı Earps gibi Lionesses için kramponları asma kararı aldı, fakat bunun arkasında kendi tercihi değil Wiegman'ın onu Women’s Euro kadrosunun dışında bırakması vardı. Orta sahadaki rekabet ve sıralamadaki yeri düşünüldüğünde haklı görülebilecek bir karar olsa da bu da yeni tartışmalar doğurdu. Kirby’nin emekliliğini açıkladığı gün takım, Barcelona’daydı. Uluslar Ligi’nin son maçında İngiltere, fikstürün denk gelmesi halinde Avrupa Şampiyonası finalindeki muhtemel rakibiyle karşı karşıya gelecekti. Takım kısa sürede arka arkaya o kadar çok şokla karşı karşıya geldi ki büyük ihtimalle henüz olayların büyüklüğünün farkına varılamıştı. Mükemmele yakın bir Portekiz maçının ardından İspanya karşısında da hiçbir şey olmamış gibi maça başlayan ve Alessia Russo’nun golüyle öne geçen Wiegman’ın öğrencileri, önde götürdüğü maçta Claudia Pina’ya engel olamadı ve yenilgiyle turnuvayı tamamladı.
İspanya maçının ardından bir büyük haber daha gelecekti ancak bunun öncüsü birkaç gün önce kendini belli etmişti. Takımın en önemli isimlerinden Millie Bright, mental olarak kendisini hazır hissetmediğini ve turnuvaya hazır olarak katılamayacağını söyleyerek kadrodan çekildi. İngiltere’nin WEURO 2025 kadrosunu açıklamasının ardından Millie Bright’ın diz ameliyatının duyurusu yapıldı ve kaosun son halkası kapandı.
Castlebar’da Lionesses’ın önceki sayılarında Sarina Wiegman’ın geniş bir kadroya sahip olmasına rağmen bunun bir dezavantaja dönüşebileceğini ve bazen kısıtlı kadroların turnuvalar özelinde daha olumlu olabileceğini söylemiştik. İngiltere söz konusu olduğunda bunu başarmak çok kolay değil. Çünkü adanın güneyindeki futbol lokomotifi, Avrupa’daki elit birkaç takımla birlikte en yetenekli oyuncu havuzuna sahip ülkelerden biri.
Wiegman göreve geldiğinde elinde kısmen hazır ve doğru şekilde tamamlanmayı bekleyen bir kadro vardı. Filmi geriye sardığımızda Steph Houghton’la, Karen Bardsley’le yaşananları hatırlarsak bugünleri anlamak daha doğru geliyor. Tecrübeli oyuncularla problem yaşıyor diye bir iddiada bulunamayız ama problemleri alt alta dizdiğimizde hepsi benzer bir sonuca varıyor. İlki başta var olmayan sorunlar, zaman ilerledikçe kendini hatırlatıyor. Tüm bunların fazla düşünmenin ortaya çıkardığı şeyler olması da mümkün. Earps, Bright ve Kirby artık yeteri kadar hazır hissetmedikleri için geride de durmayı tercih etmiş olabilir ancak açıklamalardan olayların bu kadarla sınırlı olmadığını tahmin ediyoruz. Bir gün biyografilerini yazmaya veya konuk oldukları programlardan birinde yaşananları duymayı fazlasıyla isteriz.
Ev sahibi olarak hazırlandığı turnuvada İngiltere, tarihinin ilk şampiyonluğunu yaşadı. O gün takım için bir kaos ortamı, belirsizlik ve huzursuzluk yoktu. Ancak ülkenin içinde bulunduğu durum tam tersiydi. Bugün geldiğimiz noktada ülke içerisinde her şey düzeldi mi derseniz sorunun cevabı büyük ölçüde hayır olacak ancak Lionesses’ın da bir önceki turnuva gibi sakin bir şekilde şampiyona için geri sayıma geçtiğini söyleyemeyiz.
Sarina Wiegman göreve geldikten sonra iki kupa kazanan, üçüncünün kıyısından dönen İngiltere bir kez daha zorlu bir göreve başlıyor. Biraz yara aldılar ama tekrar Avrupa’nın zirvesinde yer aldıklarını göstermek için fazlasıyla hırslı olacaklarını tahmin etmek zor değil. Bu, İngiltere için olduğu kadar Wiegman için de en büyük sınavlardan biri olacak. Kadroda bu kadar sorun çıkarken oklar ister istemez belirli ölçüde teknik direktöre dönebilir. Turnuvada elde edilecek başarı, denizdeki dalganın durmasına ve her şeyin sakin bir şekilde çözüme kavuşmasına zemin hazırlayabilir. Erken bir elenme mi? Dalgalarla ne kadar mücadele edebileceğinin başlangıç noktası olacak.
Lionesses merkezi ve Wiegman’ın planı
23 kişilik listeyi alt alta sıralayıp savunma, orta saha ve forvet olarak böldüğümüzde ortadaki küme göze küçük geliyor değil mi? Böyle görünce bazı problemler açığa çıkabilirmiş gibi duruyor, yalan yok.
Muhtemelen üç kişinin sahada yer alacağı bölge için sadece beş aday var: Grace Clinton, Jess Park, Ella Toone, Georgia Stanway ve Keira Walsh. Oyun anlamında birbirinden pek de farkı olmayan bu isimlerden ikisinin ilk büyük turnuvasına çıkağını da hatırlatalım.
Keira Walsh muhtemelen her maçın 11’ine yazılacak ilk isim. Onun yanında son Avrupa Şampiyonası’ndan beri Georgia Stanway’i görüyoruz. Fakat Bayern Münih’in sert merkezi bir süredir sakatlığı sebebiyle topa dokunmuyordu, tam turnuva öncesinde sahaya döndü. Maç eksiği, Wiegman’ın alternatiflere yönelmesini gerektirebilir. Bu alternatiflerin Manchester’ın ofansif olmayan üç ayağı olduğunu düşünürsek ortada bazı sıkıntılar olacağını da öne sürebiliriz.
Turnuva sorunsuz ilerlese bile Lionesses’ın merkezde bir sihirli ayağa ihtiyacı olacak. Saydığımız isimlerden hiçbiri de bu ihtiyaca tam olarak cevap vermiyor. Ne United’ın golsever gözbebeği Clinton, ne City’nin merkezdeki hareketli mini figürü Park, ne de 2022’de Almanya karşısında oynanan finalin ilk skoreri Tooney.
Peki çözüm nasıl bulunacak? Cevabı kadronun farklı bölgelerinde gizli fakat pek de alternatif yok. Sağlıklı bir Lauren James’in kanattan ziyade merkezde konumlanması tüm problemleri çözebilir. Aksi takdirde Lauren Hemp ya da kaptan Leah Williamson ihtiyaç dahilinde ortaya kayabilecek isimler.
Etraflıca düşününce, Fran Kirby’nin kadro dışında bırakılması mantıklı bir seçim miydi diye şüphelenmiyor da değiliz.
Sarina Wiegman’ın bu tercihlerle birlikte skor bulma planlarını merkeze dayalı yapmamış olduğunu da öğrenmiş bulunuyoruz böylece. İşe yarayıp yaramayacağını hep beraber göreceğiz.