Lizbon'da Sezon Finali: Arsenal v Barcelona
Avrupa futbolunun zirvesinde şampiyon belli oluyor. 18 yıl sonra finale dönen Arsenal mı, son iki sezonda kupayı müzesine götüren Barcelona mı?
Avrupa’da kadın futbolunda 2024/25 sezonun son günlerine geldik. Lizbon’daki final, sezonu resmi olarak bitirecek ve yeni sezonun başlaması için geri sayımın ilk adımı olacak.
Ligler tamamlandı ve çoğu takım tatil modunu açtı. Bazı WSL takımlarını ilk kez düzenlenen World Sevens* turnuvasında gösteri maçına benzer bir karşılaşmada meşgulken görebilirsiniz. Henüz formatın nasıl olduğunu, bunun nasıl ilerleyeceğini biz de çözebilmiş değiliz.
Turnuvaya Portekiz’in güney batısındaki Estoril ev sahipliği yapıyor. Ancak Akdeniz’in bu güzel ülkesindeki ana odak, cumartesi başkent Lizbon’da finale doğru yelken açacak.
Şampiyonlar Ligi finalinde İspanya’nın tartışmasız şampiyonu Barcelona, “kaybettik” denilen sezonu tersine çevirmeyi başaran Arsenal ile karşı karşıya gelecek. Artık finaldeyiz ve 90 dakika her şeye açık. Kimin favori, kimin daha güçlü olduğu ya da kimin formda geldiğinin bir önemi yok. Final, her türlü sürprize açık.
Avrupa’da sezonu Lizbon’da, Castlebar’da ise Devler Ligi finalinin ön izlemesiyle noktalıyoruz. Bir yere gitmiyoruz, yeni sezonda buralardayız. Sadece ilk sezonun finalini yapıyoruz.
Keyifli okumalar.
*Turnuvadaki maçları DAZN ve YouTube’dan izlemek mümkün.
TAHMİNLERİMİZ
Cey: Arsenal 1-3 Barcelona *Üzülerek yazdı, tersini umuyor
Batu: Arsenal 2-2 Barcelona, Uzatmada Barcelona
Arsenal
Ada futbolu ve biricik ligimiz WSL’de futbolun zirvesi oynanıyor diye düşünüyoruz, değil mi? En dişli rekabetler, en popüler oyuncular, en kalabalık tribünler, en kaliteli yayıncılar burada. Bu konuda hemfikiriz. Peki, mesele saha içi başarı konusuna geldiğinde geçerli argümanlarımız var mı? İngiltere daha önce kaç kez devlerin yer aldığı Devler Ligi’ni zirvede tamamladı? Cevap sadece 1. Arsenal ile.
İngilizler gerçekten futbolun zirvesinde olduğunu kanıtlamak istiyorsa, Ada’nın dışına çıkarak kupalar kazanmak zorunda. Ve şimdi yük, yeniden Kuzey Londra ekibinin üstünde.
18 yılın ardından bir kez daha Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaşmak isteyen Arsenal’ın karşısında son yılların ödüllere doymayan yenilmez ekibi Barcelona var. Londra’nın kırmızı yakası adına işler oldukça zor.
Renee Slegers’ın ekibi finale oldukça çalkantılı bir yolla geldi. 2024/25 sezonunun başında Arsenal kulübesinin önündeki baş yetkili Slegers değil Jonas Eidevall’dı. O sıralar Castlebar sayfalarında da sıkça belirttiğimiz “Jonas Out” sloganın yankısı Emirates Stadyumu’nun karşısındaki dev duvara kadar ulaşmıştı. Sezonun henüz ikinci ayında ligdeki kayıplar, Avrupa’daki rencide edici mağlubiyetleri beraberinde getiriyordu. Daha o zamandan WSL şampiyonluğu yarışına büyük darbe vuran Chelsea maçının ardından Eidevall takıma istifasını sundu. Yerine de kulüpte uzunca yıllar çalışmış olan yardımcı koç Renee Slegers getirildi. Arsenal adına sezonun kırılma noktası da bu oldu.
Eidevall’ın istifasından sadece tek bir gün sonra Bayern Münih karşısında sükseli bir galibiyet alan Londra ekibi, Şampiyonlar Ligi gruplarına tutundu, özgüven kazandı ve böylece önüne umutla bakabileceğini anladı.
Sonrası çorap söküğü gibiydi. İngiliz yıldız Alessia Russo Manchester’dan geldiğinden beri ilk kez istikrar yakalayabildi. Sezon sonunda ligin en golcü ismi oldu. Takımın yeni transferi Mariona Caldantey, Londra ekibinin sihirli ayağı haline geldi. Eidevall’ın bir türlü karar veremediği kaleci rotasyonunda da Slegers eldivenleri Hollandalı kaleci Daphne van Domselaar’a emanet etti. Her şey yerine oturdu, Arsenal sırasıyla Real Madrid ve Lyon’u eleyerek Şampiyonlar Ligi’nde finale yükseldi.
Şimdi, Kuzey Londra ekibi 90 dakikalık finalde hatasız oynamak zorunda. Çünkü rakibin en ufağını bile affetmeyeceğini biliyor. Liderliği ve savunmadaki kadife bileğiyle tanıdığımız Leah Williamson’ın en büyük zaafı, beklenmedik anlarda yaptığı majör hatalar. İngiliz kaptanın finalde bu tip hataları telafi edebilecek lüksü yok. Arsenal adına şampiyonluğun kilidi, savunmanın disiplininden doğmak zorunda.
Barcelona’dan transfer Mariona Caldantey, eski takım arkadaşlarının zaaflarını biliyor. Onu bu sezon hem sol kanatta hem de merkezde gördük. Katalan ekibinin en büyük gücünün Putellas – Patri – Bonmati orta sahası olduğunu düşünürsek, Caldantey’nin finali merkezde geçirmesi daha mantıklı olabilir.
Arka alanda disiplin, önde de elde edilen şansları kaçırmama gayreti Londra ekibine yılın en büyük hediyesini verebilir. Daha önce yaptılar. Şimdi neden olmasın?
Barcelona
Her şeyi elde ettiğiniz bir sezonun ardından yeniden nasıl motive olabilirsiniz? Bu soru takım sporlarındaki her kulüp için farklı yönleriyle sorulabilir. Sadece bir sezonda değil, uzun yıllara yayılan bir başarı öyküsünü sürdürmek sahadaki 11 oyuncunun mükemmel oynaması ve onların yedek kulübesinden desteklenmesiyle, kenar yönetiminin kusursuz oyun planıyla mı gerçeğe dönüşür? Elbette hayır. Bunu yaparken zihinsel olarak da bazı bariyerleri kırmak gerekiyor. Barcelona, Lyon’a kaybettiği Şampiyonlar Ligi finalinin ardından bambaşka bir takıma dönüştü ve üç sezon boyunca kaybettikleri maç sayısı sadece altı. Şimdi bu sayının artmaması ve tarihi bir başarıyı tekrarlamak için Portekiz’de olacaklar.
Jonathan Giraldez’in veda sezonunda ligi ve diğer yerel kupaları namağlup tamamlayan Barcelona, evinde oynadığı Şampiyonlar Ligi finaliyle dörtlemeyi tamamladı. Dört kupalı sezonun ardından Giraldez, Amerika Birleşik Devletleri’nin yolunu tutarken teknik ekipte küçük değişikliklerle sezona başlandı. Bu cümlelerden yeni bir teknik direktörün geldiğini anlaşılsa da takımın başındaki isim kulübün içinden biriydi. Takım Pere Romeu’yu, Romeu da takımı ne kadar iyi tanısa da değişimin ufak tefek sorunları sezonun başlarında kendini gösterdi. Barcelona bu küçük uyarıları kalitesiyle yok ederken ilk yol kazası Manchester’da yaşandı. Manchester City, kusursuza yakın bir oyunla Barcelona’ya sahayı dar etti, Katalan ekibi uzun bir aradan sonra sahada çaresiz kaldı. Ön alandaki pres, biraz tempolu rakip ve pasların sürekli eksiksiz bir şekilde doğru adreslere gitmesi, Barcelona’yı hiç istemediği bir durumda bırakmıştı. Bu ilk büyük uyarıydı ama endişelenecek bir şey yoktu.
Bir önceki sezonu ligde namağlup tamamlayan Barcelona, bu sezona da kusursuz bir performansla başlamış ve bol gollü galibiyetler ilerliyordu. 2024’ü kayıpsız geçen Romeu’nun ekibi, şubat ayının ilk gününde evinde Levante karşısında beklenmedik bir kayıp yaşadı. Bu yenilgi Manchester’daki mağlubiyetten biraz daha farklıydı. O maçta Manchester’ın mavileri maça ortak olmak bir yana, neredeyse rakibini etkisiz bırakmıştı. Burada ise Barcelona alışık olmadığı bir şekilde rakibine kaybetti. Arkadaki boşluklar hiç olmadığı kadar başlarına dert açtı ve 90 dakika sonunda tabelada 2-1’lik yenilgi yazıyordu. Baskın bir oyun yapısına sahip olan ve arkadaki boşluklarda kolay kolay hata yapmayan Katalan ekibi, bu sefer ana planından oldukça uzak kalmış ve çözüm üretememişti. Bu da ikinci uyarıydı. Barcelona iki farklı senaryoda kaybetmişti ve “yenilmez” olarak görülen bir takımın nasıl kaybedebileceği de ortaya çıkmıştı. Sezonun sonu geldiğinde Barcelona’nın hanesinde sadece üç yenilgi yazıyordu ve bunlardan sonuncusu El Clasico’daydı. Real Madrid’e evinde kaybeden Katalanlar, son iki sezonda yaşadığı yenilgilerin toplamını bu sezona sığdırdı. Bir takımın sezonda üç maç kaybetmesi garip bir şey değil ancak Barcelona’nın böyle bir şeyle karşı karşıya kalması, yeni bir teknik direktörün ilk sezonuna bağlanabilir mi? Kısmen. Ancak bir felaket senaryosu çizmeye elbette gerek yok.
Küçük bir özetinin ardından gelelim bugüne. Barcelona, dört kupalı sezonun ardından bir kez daha “quadruple” şansına sahip ve Portekiz’de favori olarak sahaya çıkacak. Bu sezon kaybettikleri maçlardaki defolar, Arsenal’a galibiyet için küçük ipuçları verebilir ancak mental anlamda kolay yıkılmayan bir takım olduklarını unutmamakta fayda var. Kusursuza yakın bir dörtlemenin ardından mükemmele yakın bir dörtlemeyle Barcelona sezonu tamamlamaya yakın.
En güçlü oldukları ve en güvendikleri şey olan hücum gücü, Arsenal’ın finaldeki tedirginliğini sezmeleri halinde bambaşka bir seviyeye çıkabilir. Hücum kadar savunmaya da bu sezon hiç olmadığı kadar dikkat etmek zorundalar. Bunun sebebi ise rakiplerinin hücumunu sırtlayan “23 numara”da. Bu isim, kariyerinin en iyi sezonlarından birini tamamlamaya hazırlanan ve son birkaç haftayı sezon ödüllerini toplamakla geçiren Alessia Russo’dan başkası değil. En ufak hatayı affetmeyeceğini biliyorlar. Kağıt üstünde eksiksiz görünen Barcelona’nın bu maçta başı günlük hatalardan ağrıyabilir, tıpkı bu sezonki üç yenilgide olduğu gibi. Peki ya kusursuz oyun? Barcelona’ya gidecek dördüncü kupanın bileti olabilir.