WEURO 2025 | Lionesses #9 - Yarı final bileti nasıl alındı?
Lionesses yoluna devam edebilmek için İsveç karşısında geri dönmek zorunda kaldı. Peki bunu nasıl yaptı?
Çeyrek finalde ilk yarının bittiğini haber veren düdük çaldığında, Castlebar’da yazın bittiğini düşünmeye başlamıştık bile. Dakikalar ilerledikçe bu inancımız biraz daha arttı. Tam bitti dediğimiz esnada Sarina Wiegman’ın öğrencileri İsviçre’deki konaklama sürelerini birkaç gün daha uzattı.
Apoletlerini korumak isteyen Lionesses, bitti denilen yerden bir kez daha dönmeyi başardı.
140 dakikaya yaklaşan dramanın ardından İngiltere’nin EURO 2025 yolculuğu devam ediyor. Castlebar’ın da öyle. Bu sayıda maç notlarını ve merceğe aldığımız isimleri bulacaksınız.
Bir sonraki sayı maç gününde.
Keyifli okumalar.
HENÜZ BİTMEDİ
Derin bir nefes.
İngiliz futbolseverlerin, turnuvada Lionesses’ı destekleyenlerin ve Sarina Wiegman’ın ekibindeki herkesin son penaltıdan sonra yaptığı şey muhtemelen buydu. Son şampiyon İngiltere, Beth Mead’in maçın ardından söylediği şekilde, “en zor olan yolla” yarı final biletini aldı. Elenmenin kıyısına bir kez daha yaklaşan Lionesses, şansının da yardımıyla turnuvada kalmayı başardı.
Grup etabındaki Fransa maçının ardından takımının ideal kadrosunu ve sahada nasıl dizileceğini belirleyen Sarina Wiegman, bir kez daha en güvendiği tercihleriyle İsveç’in karşısına çıktı. Maçın ilk düdüğünün ardından çok kısa bir süre sonra İsveç’in golü gelirken kimse ne olduğunu anlamadı. Erken gelen golün ardından İngiltere geriye düştü, savunmanın kalan dakikalarda problem yaşayacağının ilk uyarısı kendini göstermiş oldu. İsveç’in golü sonrası İngiltere Hemp’le beraberliğe yaklaşırken ikinci şok, Lionesses’ın yakından tanığı isim Stina Blackstenius’tan geldi. Fransa maçına benzer bir ilk yarının ardından mutsuz bir şekilde soyunma odasına giren İngiltere için ikinci yarıda işlerin değişmesi gerekiyordu. Savunma hattı tamamen aksarken Jess Carter’ı ilk defa bu kadar kötü gördük. Sadece o değil, arka dörtlü sanki ilk kez birlikte oynuyor gibiydi ve deneyimleri düşünüldüğünde bir gariplik olduğu net şekilde anlaşılıyordu.
Herkes ikinci yarıda değişiklik beklerken Sarina Wiegman sistemine güvenmeyi tercih etti, küçük saha içi değişikliklerle sorunları gidermeye çalıştı.
Maç oynanırken İngiliz basının canlı bloglarında ve sosyal medya paylaşımlarında, Wiegman’ın değişiklik için geç kaldığı ortak temaydı. Maçı izlerken biz de kendi aramızda aynı şeyi konuşuyorduk ve bir noktadan sonra maçın kopup gittiğini düşünmeye başlamıştık. Öyle olmadı. Yapılan değişiklikler İngiltere’yi hareketlendirirken önce Lucy Bronze, ardından takımın genç yıldızı Michelle Agyemang ağları havalandırdı. İlk yarıdaki karamsar tablo bir anda yerini bembeyaz umutlara bıraktı. Hatta İngiltere uzatmalarda bir gole daha yaklaştı ancak maçın anlatacağı daha fazla drama vardı.
İki takıma gidip gelen 15’er dakikalık uzatmaların ardından penaltılara geçildi. Sadece Avrupa Şampiyonası tarihinde değil, Dünya Kupası’nda da rastlamadığımız ve bir daha ne zaman göreceğimizi bilmediğimiz bir 10-15 dakikalık bölümün ardından İngiltere yarı final biletini cebine koydu. Penaltılarda Lauren James, Grace Clinton, Beth Mead ve Alex Greenwood isabeti bulamadı dersek İsveç’in deneyimli kalecisi Jennifer Falk’a haksızlık etmiş oluruz. İngiltere attıklarından ziyade rakibinin kaçırdıkları ve biraz da şansıyla tarihinde üst üste altıncı kez majör turnuvalarda yarı finale kalmayı başardı. Hannah Hampton’ı da unutmamak gerek. Tüm gözler onun üzerindeydi ama artık İngiltere’nin yeni “1 numarası”nın neden kendisinin olduğunu penaltılarda gösterip performansını taçlandırdı.
Gruptaki Fransa, çeyrek finaldeki İsveç maçlarıyla Hollanda ve Galler karşılaşmalarını kendi aralarında eşleştirmek doğru geliyor. Sarina Wiegman’ın ekibi, güçlü rakiplere karşı ciddi sorunlar yaşamaya başladı. Kendinden görece zayıf olan takımlara karşısı ise “Proper English”i göstermeyi ihmal etmiyorlar. Zorlu iki maçın ikisini de normal sürede kazanamayan İngiltere, bu turnuvada biraz geriden koşup rakibini yakalamaya çalışır durumuna geldi. Sarina Wiegman’ın turnuva öncesinde bu dönemin yeni bir meydan okuma olduğuna yönelik açıklamaları da galiba bununla ilgiliydi. Turnuvalar ve maçlar geride kaldıkça İngiltere de kabuk değiştiriyor. Değişim sürecinin en büyük yardımcısı ise şüphesiz bunu kazanarak yapmak. Ve belki de kupa, her şeyi daha da hızlandırabilir.
ÇEYREK FİNALDE ÖNE ÇIKAN İSİMLER
Lucy Bronze
Lionesses turnuvaya nasıl başladı hatırlıyor musunuz? Ardı sonu gelmeyen Lucy Bronze eleştirileriyle. Kötü bir Fransa maçı oynamıştı İngiliz sağ bek. Biz de “kimse mükemmel değildir” savından yola çıkarak olanları anlatmaya çalışmıştık. Bronze ise bununla yetinmedi; hatta biraz karşı çıktı söylemlerimize. Çeyrek finalde İsveç karşısında “ben mükemmelim” dedi ve kanıtladı gibi de biraz. Ne dersiniz?
Avrupa’nın görüp geçirdiği en tecrübeli oyuncu için sahaya çıktığı her maç yeni bir meydan okumaya dönüşüyor. İsveç maçı Lionesses için yenilen iki golle başladı. Ardından geri dönüşün fitilini Chloe Kelly’nin asistinde uçan bir kafayla topu rakip kaleye gönderen Bronze yaktı. Bu uçan kafaları sadece golle de sınırlı değildi. 33 yaşındaki oyuncu tam 120 dakika boyunca sahanın en hareketli ismiydi. Oradan oraya koştu, tekmelere kafa soktu, uzun çizgi koşuları yaptı, içeriye girip defansa katıldı, kendi bacağını kendi bandajladı… Her yerdeydi, her şeyi yaptı. Maç penaltı vuruşlarına gittiğinde ise kaçıranların arasında bir harikalık gibi sahneye çıktı kalenin iç tepesine giden topu.
Lucy Bronze için savımızı değiştiriyoruz: Kimse mükemmel değildir ama Lucy Bronze çoğu kez öyledir.
Chloe Kelly
“İnsan gözünün göremediği bir frekans düzeyinde titreşen ışınlar biçiminde yayılan bir tür enerji”
Aura kelimesi bu şekilde açıklanıyor. Ama buna bir itirazımız var. İnsan gözüyle görülemediği iddia ediliyor çünkü. Chloe Kelly kendine has penaltısını atmaya hazırlanırken o ışınlar biçiminde yayılan enerjiyi göremediğimizi mi söylüyorsunuz gerçekten? İmkânsız!
İngiltere, İsveç’e karşı 2-0 gerideyken ve hâlâ iddialı gibi görünen rakip karşısında umutlar tükenmeye başlamışken 78. dakikada oyuna giren Kelly ile her şey değişti. Sahaya adım attığı 180 saniye içinde geri dönüş gerçekleşti. Önce Bronze’a asist yaptı, sonra da Michelle Agyemang’in golünü hazırladı. En sonunda da iş penaltılara kalınca garanti bir puanı zaten vadediyordu.
Büyük maçları büyük oynayabilmek futboldaki en önemli hediyelerden biridir. İngiltere şanslı ki buna sahip, ışıldayan bir enerjileri var.
Michelle Agyemang
İngiltere’nin Avrupa Şampiyonası’nda ünvan korumak için hazırlanan kadrosuna geçtiğimiz ay dahil olan 19 yaşındaki bir gençten bahsediyoruz. Kendisi Arsenal altyapısının bir öğrencisi ama henüz ona elit takımda süre bile verilmedi. Geride bıraktığımız sezonu kiralık olarak Brighton’da geçirdi.
Sarina Wiegman’ın WEURO 2025 kadrosuna Agyemang’i eklemesi bir sürprizdi aslında. Tecrübeli forvetler Nikita Parris ve Fran Kirby’nin göz koyduğu koltuğa 19 yaşında, takımla hiçbir deneyimi olmayan bir genç eklenmişti çünkü.
Fakat Agyemang tecrübesiz olduğu o koltuğun hakkını şimdiden verdi. Vasat açılış maçında Fransa’ya karşı son anda sahaya girip takıma dinamizm aşılayan isim, 19 yaşındaki yetenekti. Çeyrek finalde de sadece attığı gol ile değil oynadığı 50 dakikaya etkisiyle de kendine hayran bıraktı. Wiegman ona güvenmekte haklıydı.