WSL Haftalık #1 | Viv'in dönüşü
Ada futbolunda sezonun ilk maç haftasını sonlandırdık. Viv'in Emirates'e dönüşü, Bompastor'un lige merhabası, Brighton'ın gövde gösterisi... Konuşulacak çok şey var.
Senelerdir şampiyonluk adaylarından en az birinin şok mağlubiyetiyle başlamasına alıştığımız İngiltere kadınlar futbol ligi WSL, bu sezon Arsenal - Manchester City karşılaşmasını fikstürün ilk haftasına yerleştirerek bu senaryoyu doğrudan olmasa da gerçekleştirdi. Duygusal anlara da sahne olan karşılaşma ismine yakışır şekilde oldukça rekabetçiydi. Birer puanı paylaşan iki ekip, şimdiden Chelsea’nin gerisine konumlanmış durumda.
Sezonu “büyük stadyum” da açan bir diğer takım Manchester United ise girişi rahat bir galibiyetle yaptı. Sonia Bompastor dönemine tek gollük bir zaferle başlayan Chelsea ise henüz ilk viteste.
Çok özlediğimiz WSL’de haftanın müsabakası olarak Londra’nın kırmızı ve Manchester’ın da mavi yakalarının Emirates’teki buluşmasını seçtik. Tüm maçların da kırılma anlarıyla dolu hikâyelerini topladık.
Keyifli okumalar.
ODAK
Arsenal - Manchester City: Yılın ilk dev karşılaşması
Şu sıralar Şampiyonlar Ligi elemeleriyle kafa patlatan iki ekip Arsenal ve Manchester City, WSL’in ilk hafta fikstürünü Devler Ligi elemelerinin arasına sıkışmış halde oynadı. Manchester City’nin Paris FC deplasmanından beş gollü bir galibiyetle dönmesi onları oldukça rahatlatmış olmalıydı. Fakat Londra ekibi için Hacken karşısında alınan tek gollü mağlubiyet stres ve kafa karışıklığı doğurabilirdi. Onlar da çözümü koca bir stadyumda taraftarı arkasına alarak oynamakta buldu.
Maç sırasında Emirates’teki biletli taraftar sayısının 41.818 kişi olduğu açıklandı.
İlk 11’ler açıklandığında Manchester City adına pek de bir sürpriz gözükmedi. Tek değişiklik hafta içi Devler Ligi’nde vizesi zamanında yetiştirilemediği Fransa’ya gidemeyen altın ayakkabılı Bunny Shaw’un kadroya dönüşüydü.
Arsenal’da ise durum farklıydı. Savunmanın güvenilir ayağı Leah Williamson kadroda yer almıyordu. Bu durum hemen oyuncunun beyin sarsıntısı protokolünde olduğu söylenerek açıklandı. Daha da ilginç olan gelişme ön alanda Alessia Russo ve Beth Mead’in kulübede bırakılmasıydı. Yerlerine oynayan ikili de geçtiğimiz yıl Manchester City’yi şampiyonluktan eden son dakika golünü bulan Stina Blackstenius ve Caitlin Foord’du. Jonas Eidevall bu 11 seçimini taktiksel bir karar olarak açıkladı. Bu da İsveçli teknik adamın sezon içinde maç planlarına göre sık sık bu değişikliğe başvurabileceğinin sinyallerini şimdiden vermiş oldu..
Tempolu başlayıp daha da tempolu biten maçta iki takım adına da değerlendirilemeyen bolca pozisyon vardı. Bu durumu sezonun henüz en başında olmamız nedeniyle paslı bileklerle açıklayabiliriz. Ancak yine de birbirinden görkemli goller 90 dakikayı es geçmedi.
Karşılaşmada 10 dakika dolmadan ilk gol Arsenal’ın ofansif orta sahası Frida Leonhardsen-Maanum’dan geldi. Emirates filelerini seven Norveçli oyuncunun Stina Blackstenius ile oldukça uyumlu futbolu yine golü getirdi. Ceza sahasını karıştıran İsveçli golcü arkasında kocaman bir boşluk oluşmasına sebep olunca orayı dolduran Leonhardsen-Maanum, Arsenal adına sezonun ilk golünü atmış oldu.
İlerleyen dakikalarda sıkça şans bulan Viv Miedema, ceza sahası çizgisinde eski takım arkadaşı Lotte Wubben-Moy’u eksiltip Arsenal kalesine imza plaselerinden birini bıraktı. Oyun ikinci kez santraya giderken tüm stadyum tarafından alkışlanan Arsenal efsanesi bu dakikaların ardından birkaç şans daha bulsa da önüne Londra ekibinin file bekçisi Manu Zinsberger çıktı.
Hollandalı yıldızın yokluğu Arsenal’da henüz hissedilmese de Manchester City’deki ilk adımları şimdiden etkisini gösterdi. İkinci yarıda spektaküler bir gol atan genç İngiliz Jess Park ile orta sahada oldukça agresif ve ofansif bir ortaklık oluşturdular. Takımın sezonun başı olmasına rağmen birkaç ay öncesine göre daha akıcı görünmesinin sebebi de tam olarak bu. Maçın beraberlikten doğan puanı ceplerine koymayı sağlayan goller de bu orta saha ikilisinden geldiğine göre koç Gareth Taylor’ın planları bu erken dönemde yeterince işliyormuş gibi duruyor.
İki takımın da amaçlarını bir yere kadar gerçekleştirebildikleri maçta beraberlik golünü 81. dakikada ev sahibinin sevilen golcüsü Beth Mead buldu.
Birer puanı paylaşan şampiyonluk adayları için şu an her şey yolunda. İki taraf da bulduğu pozisyonları değerlendiremediği için bir süre başına vurabilir fakat oynadıklarından memnun kaldıkları ve gelecek adına hayaller kurabildikleri için mutlu olmalılar.
KISA KISA
Chelsea - Aston Villa
Yeni döneme taraftarı önünde çıkan Chelsea, zaman zaman zorlandığı karşılaşmadan galibiyetle ayrıldı. Sonia Bompastor döneminin WSL’deki ilk golü Johanna Rytting Kaneryd’den gelirken bu gol, şimdiden sezonun en iyileri arasına rahatlıkla girebilir. Beklendiği gibi maça baskılı başlayan ve genellikle maçı rakip ceza sahasına yakın geçiren Chelsea’nin pozisyon bulmakta zorlanmadığını ancak bu fırsatları gole çevirme konusunda sorun yaşadığını söyleyebiliriz. Fakat bu durum yanlış anlaşılmalara sebep olmamalı. Chelsea normalin çok çok üstünde kaliteli ayaklara sahip bir takım. Sezonun ilk maçı, yeni bir teknik direktör ve yeni oyuncular… Uzayıp giden listedeki maddeler sezona birinci viteste merhaba diyen Chelsea için şimdilik kabul edilebilir. Geçtiğimiz sezon ritim yakalamakta zorlanan ve inişli çıkışlı bir grafikle ligi tamamlayan Aston Villa’da ise değişimin getirdiği canlılık sahanın neredeyse her yerinde gözüktü. Oyunun oturması zaman alacak. Fakat bununla birlikte sahada yenilenen bir takım vardı. Hatta iyi bir performans gösterdikleri zorlu Londra deplasmanından 1 puanla bile dönebilirlerdi, hem de yeni kalecilerinin golüyle. Ancak partinin bozulmasına İngiltere’nin orta vadedeki 1 numarası izin vermedi.
Brighton & Hove Albion - Everton
Geçtiğimiz sezon ligin keyif veren takımlarından biri olan Brighton, yeni sezona da benzer bir görüntüyle başladı. Oldukça iyi bir transfer dönemi geçiren güney ekibi, takıma yeni takılan oyuncularının yıldızlaştığı maçı farklı kazanmayı başardı. Kiko Seike’nin mükemmel hat-trick’i maça damgasını vururken şampiyon apoletleriyle yeteneğini güney kıyılarına taşıyan Fran Kirby, penaltıdan ağları havalandırdı. Her iki oyuncu da yeni takımlarıyla ilk maçlarında fileleri buldu. Seike, WSL’deki ilk karşılaşmasında 3 kez ağları havalandıran ilk futbolcu olarak da tarihe geçmeyi başardı. Brighton sezona güçlü bir başlangıç yaptı ve kalan 21 maç için oldukça keyif vadediyor. Nikita Parris ve Michelle Agyemang’ın henüz süre almadıklarını da unutmamak gerek. Everton ise savunma problemlerini çözmeyi öncelik edinmeli, çok uzun bir sezon geçirecekler gibi duruyor.
Manchester United - West Ham United
Ligde kaos sözcüğünün karşılığı olan Manchester United, “Düşler Tiyatrosu”nda yüksek perdeden bir sezon girişi yaptı. Rahat bir galibiyetle sahadan ayrılan Marc Skinner’ın ekibi, kulüp içerisinde yaşanan sorunları şimdilik geride bırakmış gibi gözüküyor. Takımın enerjisi, oyuncuların isteği ve belki de her şeyden önemlisi kadronun uyumu ilk haftanın Manchester ekibi adına öne çıkan notlarından birkaçıydı. Kadrosunu büyük ölçüde yenileyen West Ham United ise sahada oldukça dağınık bir görüntü çizdi. Uyum yakalamaları ve takım kimyasını oturtmaları biraz zaman alabilir. Ancak bunu sezonun ilk bölümünde kabul edebilecek taraftarlar, haftalar ilerledikçe sorunun çözülmemesi halinde eleştirilerini de yüksek perdeden iletebilir. Old Trafford’da iki perdeyi de iyi oynayan Manchester United geçer notu aldı. West Ham United ise prova sayısını artırması gerektiğini 90 dakika sonunda gösterdi.
Tottenham Hotspur - Crystal Palace
Beklentiler. Tottenham adına yeni sezonun kelimesi muhtemelen bu. Geçtiğimiz sezonu F.A. Cup zaferiyle tamamlamaya yaklaşan Kuzey Londra’nın mavi tarafı, bu sezon için beklentileri bir vites yükseltmişti. Grace Clinton’ı mecburen kaybetseler de yeni transferleriyle dikkatleri üzerine çeken Tottenham, sezonu farklı bir galibiyetle açtı. 693 gün sonra WSL’e golle dönen Hayley Raso’ya Jessica Naz, Drew Spence ve Olga Ahtinen eşlik etti. Ligin yeni ekibi Crystal Palace ise henüz bu ligdeki rekabete hazır değil gibiydi. Oldukça iyi transferler yapan Palace, ilk birkaç maçın şokunu atlattıktan sonra daha daha iyi duruma gelebilir.
Liverpool - Leicester City
İlk yarıda yakaladığı fırsatları cömertçe harcayan ve ikinci yarıda da bunu sürdüren Liverpool, sahadan 1 puanla ayrılmak zorunda kaldı. Yakaladığı fırsatlar zaman zaman kaleciye takılan, bazılarında ise tembel kalan Matt Beard’ın ekibi bunun bedelini kaybettiği 2 puanla ödedi. Oliva Smith, daha ilk maçında etkili olacağının sinyallerini verirken hücumdaki hareketliliği Liverpool adına bu sezonki en güçlü kozlarından biri olacak. Savunma hatasını iyi değerlendirerek gol bulan Leicester City için ise 1 puan oldukça kıymetli. Muhtemelen kendilerinden sezon sonunda üstte kalacak bir rakipten puan koparmak her takım için önemli. Leicester City de Liverpool’un sunduğu fırsatı geri çevirmedi.