WSL Haftalık #17 | Chelsea'den ilk kupa, Şampiyonlar Ligi mesaileri ve lig
Sezonun ilk kupası Londra'ya, Chelsea'ye gitti. İkincisinin de kısa bir süre içinde gittiğini görebiliriz. Önümüzde Devler Ligi de var.
Ada futbolunda parçalı ve karmakarışık fikstürümüzde yoğun bir haftayı geride bıraktık. Chelsea ve Manchester City, paydaşları lig maçları oynarken kupa finalinde karşı karşıya geldi. Sonia Bompastor ve ekibi ilk şampiyonluğunu aldı.
Lig maçları çekişmeliydi. Kümede kalma yarışı önümüzdeki kritik haftaların habercisi oldu.
Manchester City ve Chelsea bu hafta bir kez daha karşılaşacak, bu sefer Şampiyonlar Ligi’nde. Arsenal ise Real Madrid deplasmanında.
WSL Haftalık’ın bu uzun sayısında oynanan maçlara baktık, oynanacakları yorumladık.
İyi okumalar :)
Chelsea 2 – 1 Manchester City: İlk Kupa
İki takım arasındaki dört maçlık maratonun ilk raundunu Londra’nın mavileri kazandı. Bu sezon Chelsea’nin galibiyetleriyle ilgili cümleler kurmaya alışmış olsak da maçı izleyenler ya da sonrasında tekrar bakanlar, aslında Chelsea’nin o kadar da kolay bir galibiyet elde edemediğini rahatlıkla görebilir. İngiltere’de sezonun ilk kupasında Sonia Bompastor’un ekibi muhtemel dörtlemenin ilk halkasını tamamladı. Manchester City adına ise kaybın yanı sıra kazanmaya yaklaştıkları bir kupayı alamamanın hüznü olabilir. Yine de telafi edebilecekleri şansları var. Chelsea’nin ise şampiyonluğu perçinleyebileceği bir süreç.
WSL’de takımı olmayan kentlerden biri olan Derby’de oynanan final, takımların isimleri ve yıldızlarının fazlalığı nedeniyle bir şölen gibi olabilirdi. Sadece maça odaklanırsak ve iki takımın performansını değerlendirirsek istediğimizi aldığımızı, futbola doyduğumuzu ve sıradaki üç eşleşmeden daha fazla şeyler bekleyebileceğimiz söyleyebiliriz. Lige yapılan yatırım, takımların kadrolarını geliştirmek için harcadıkları paralar, popülerliğinin artması ve gün geçtikçe ligin daha bilenen bir organizasyona dönüşmesi final öncesi artılar kısmında yazanlardı. Bunlar işin pozitif kısımları. Gelelim negatife. Hafta sonunda Ada’daki tek final Chelsea-Manchester City arasında oynanan maç değildi. Erkeklerde İngiltere Lig Kupası’nın finalinde Liverpool ile Newcastle United karşı karşıya geldi ve her zaman olduğu gibi Wembley dev maç için kapılarını açtı. Aynı hafta sonuna denk gelmeseler kadınlar finalinin de orada olabileceğini görme ihtimalimiz hayli yüksekti. Fikstürün uygun olmaması nedeniyle kadınlar finaline Derby’nin stadyumu ev sahipliği yaptı ancak sadece oynanması için. Zeminin kötülüğü ve çimlerin belirli bölgelerde neredeyse hiç gözükmemesi finalin en büyük olumsuzluklarındandı. İklim sebebiyle stadyumun zarar gördüğü bilinse de son dakika değişikliği olmaması ve bilet alan taraftarların mağdur olmaması adına muhtemelen değişiklik yapılmadı. Önlemler alınabilir miydi? Evet. Alındı mı? Hayır. Lige verilen değeri her adımda görebiliyoruz, takımların emeklerini adım adım takip ediyoruz. Her şeyin yukarıya doğru ivmelendiği yerde oyuncuları böyle zeminlerde oynatmak kabul edilebilir değil. Bazı takımların zorunluluktan dolayı ligde benzer sahaları kullanması göz ardı edilse de kupa finaline daha fazla önem verilmesi herkesin isteğiydi. Kapalı devre bir lig formatından önce düşünülmesi gereken daha önemli şeyler var gibi, değil mi?
Zemin tartışmasından futbola geçiş yapalım. Manchester City, geçtiğimiz hafta içinde kendini hiç istemeyeceği bir kaosun içinde buldu. Sosyal medyada patlayan bir paylaşım Gareth Taylor’a soruldu, “Görevimin başındayım. Odağımız bu değil.” şeklinde bir açıklama yaptı. Sonrasında ise görevden alındığına ve teknik ekip değişimine şahit olduk. Finale beş gün kala tüm oyuncularda bunun bir şok etkisi yarattığını tahmin edebiliriz. Kısa vadede işleri toparlayabilmek adına verilmiş bu karar, Manchester ekibinin sezonunun en kritik haftasında geldi. Finale de belki bu değişimin getirdiği enerjiyle başladılar. Özellikle ilk bölümde daha etkili oldular ve baskıyla rakiplerini hataya zorladılar. Ancak karşınızdaki takım Chelsea olduğunda onu hataya zorlarken siz de hata yapmamalısınız. Maça oldukça sakin başlayan ve Manchester City’nin arkada bıraktığı boşlukları kovalayan Chelsea, Mayra Ramirez’in markajdan kaçtığı pozisyonda golü buldu. Biraz da savunmanın şanssızlığı vardı ama gol goldür. Geriye düştükten sonra da ilk yarının sonlarına kadar baskı kurmayı başaran ve eşitlik golünü arayan Manchester ekibi istediğini alamadan soyunma odasına girdi.
İkinci yarıya daha baskılı ve pozisyonlarla başlayan tarafın Manchester City olması beklenirken Chelsea atak geliştiren takımdı. Farkı ikiye çıkarıp rahatlamak isteyen Bompastor’un ekibine savunmadaki birkaç hata pahalıya patlayabilirdi. Son yarım saate girildiğinde önceki dakikalarda yaşananlar karşılaşmadaki aksiyonların henüz bitmediğinin habercisiydi, öyle de oldu. 64’te sağ kanattan gelişen atakta Aoba Fujino sezonun en güzel gollerinden biriyle ağları havalandırıp skoru eşitledi. Bundan sonra her şey eşitti. Son anlara dengede girilse de Manchester City’nin savunmada yapacağı bir hata daha vardı. Yine Mayra Ramirez’in arkaya sarktığı bir pozisyonda Yui Hasegawa kendi ağlarını havalandırdı. Bu gol maçın da skorunu belirledi ve Sonia Bompastor döneminin ilk kupası kaptan Millie Bright’ın ellerinde yükseldi.
Chelsea ve Manchester City arasındaki dört maçlık düellonun ilki futbol anlamında beklentileri karşıladı. İki takımın da taktiksel olarak ne yapmak istediği net bir şekilde sahaya yansırken hataların skoru belirlediğini söyleyebiliriz. Kalan üç maçtan sıradaki raunt Şampiyonlar Ligi’nde. İki maç üzerinden oynanacak olması, çarşamba günkü eşleşmede biraz daha sakinliği ve kontrolü getirebilir. Çıkacak sonuç, gelecek haftaki rövanşın temposunu belirleyecek. Ligde oynanacak karşılaşma içinse Chelsea’nin acele etmesini gerektirecek bir senaryo artık yok. Manchester City kazanıp, kaybettiği puanlarının telafisini ve rakibinin namağlup serisini bitirmeyi kovalayacak. Chelsea’nin ise planını artık tekrarlamaya uzun uzun gerek yok. Kazan, kazan, kazan…
DEMEÇLER
Viv Miedema: Bu bir bahane değil, gelecekte kadın oyununu geliştirmek için başka bir hamle. Bugünkü saha koşulları kabul edilemezdi. Artık bir kupa finali oynamak söz konusu olduğunda eşit koşulları hak ettiğimiz bir noktadayız ve ne yazık ki bugün durum böyle değildi.
Sonia Bompastor: Bu sahayı bir final için kullanmak biraz utanç verici, özellikle de İngiltere'nin dünyanın en iyi sahalarına sahip olmasını beklediğinizde. Erkekler finali olsaydı aynı olacağından emin değilim.
Nick Cushing: Benim işim, bunu kaybetmenin yarattığı moral bozukluğundan veya daha iyi bir takımla oynadığımız korkusundan ziyade motivasyona dönüştürmek. Maçı kazanmak için gerekeni yaptık ve birçok an yaşadık. Bundan gurur duydum. Eğer bu hayal kırıklığını taşırsanız, çarşamba günü işe yaramayacaktır. Şu anda bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok.
Millie Bright: Her şeye hazırlıklı olmalıyız. Değişiklikler görebiliriz. Neyle karşılaşacağınızı asla bilemezsiniz. Futbolda ivme çok büyük bir şeydir, özellikle de aynı rakiple üst üste dört kez oynadığınızda. Şampiyon olmak çok önemlidir.
Erin Cuthbert: Açıkçası tüm bu konuşmalardan (Dört Kupa) nefret ediyorum. Lucy Bronze'un bu hafta şu ana kadar yenilmemiş olduğumuza dair bir yorum yaptığını duydum ama dürüst olmak gerekirse bu hiçbir şey ifade etmiyor, bunun için gösterebileceğin hangi kupa var?
Arsenal bu hafta Madrid deplasmanında
7 Şubat’ta Şampiyonlar Ligi çeyrek final kuraları çekildiğinde rahat bir nefes alıp arkasına yaslanan tek taraftar Arsenal’ınkiydi belki de. Çünkü Real Madrid’i biliyorlar ve Londra kulüpleriyle olan eşleşmelerinin karnelerine hakimler. Fakat yine de temkini elden bırakmamak lazım.
Madrid takımı maça peş peşe aldığı Barcelona mağlubiyeti ve Deportivo beraberliğiyle geliyor. Takımın özgüveni zedelenmiş durumda. Teknik direktör Alberto Toril iki maçta da farklı dizilişler ve oyun planları denedi. Oyuncuların da kafası son derece karıştı.
Biraz daha geri gittiğimizde Devler Ligi gruplarını görüyoruz. Chelsea ile oynanan iki maçtan da mağlup ayrılan İspanya ekibi Twente deplasmanını da ucuz atlatmıştı. “Acaba gruptan yine çıkamayacaklar mı?” soruları yankılanmaya başlarken bu sefer şeytanın bacağını kırmayı başardılar.
Eşleşmeden umutlu ve mutlu olan taraf sadece Kuzey Londra takımı değil. Çeyrek finalde Barcelona, Chelsea ya da Lyon ile karşılaşmayacağı için Real de keyifli. Tarihlerinde ilk kez yarı final görmek istiyorlar. Bu sebeple Arsenal’ın zaaflarından yararlanmaya çalışacaklar.
Arsenal’ın, Avrupa’nın en kaliteli kadrolarından birine sahip olmasına rağmen zaafları yok değil. Öncelikle Chelsea’deki “kazanma alışkanlığı” Londra’nın kırmızı yakasında yok. Bu özellik geçmişte olsa da şu an son derece zedelenmiş durumda. Ayrıca saha içinde bir takım defansif dizilim hataları yapmıyor da değiller. Duran top savunmalarında pek de güvenilir olmadıklarını da eklemek lazım. Yani Real Madrid’in yararlanmaya çalışacağı rakip zaafları tam olarak bunlar.
Peki Arsenal neden favori? İlk olarak, Kuzey Londra ekibi bir eski şampiyon. İngiltere’de kupayı müzesine koyan tek takım. Bu onları zaten doğal bir favori haline getiriyor. Ayrıca büyük takımlara karşı olan karnesi de Real Madrid’inkinden kat kat yüksek. İki sene önce Şampiyonlar Ligi yarı finali oynayan Renee Slegers’ın öğrencileri -o zamanlar Jonas Eidevall’ın öğrencileriydi- Emirates’teki Wolfsburg maçında finalde oynamayı uzatmalarda kaybetmişlerdi. Şimdi bu kadro, değişen ve gelişen isimleriyle, içinde deneyimi ve intikam duygusunu barındırıyor. Bunları Real Madrid’e karşı kullanmayı deneyecekler.
Londra ekibinin formda golcüsü Alessia Russo kariyerinde ilk kez Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynayacak. Heyecanının yanı sıra istekli de. Mariona Caldantey ve Lea Codina rakip Real Madrid’i yakından tanıyan isimler. El Clasico deneyimini defalarca gülen yüzlerle noktaladılar. Chloe Kelly devre arasında takıma katıldığında bu karşılaşmalar için imza atmıştı. Beth Mead büyük arenalarda parlamayı çok sever. Sol kanattaki uyumuyla takıma puanlar kazandıran Katie McCabe - Caitlin Foord ikilisinin, 11’de ya da ilerleyen bölümlerde, etkisinin hissedileceği kesin. Ayrıca Devler Ligi golcüsü Frida Maanum’u da unutmamak gerek.
Arsenal favori başlayacağı karşılaşmaya giderken özgüvenli ve temkinli. Real Madrid’de ise bu ekibi tanıyan bir kadro var. Maçın rahat geçeceğini düşünmek güç. İki ekip de varını yoğunu harcayacak.
Everton 1 - 3 Arsenal
Önceki hafta bir diğer Merseyside ekibine yenilip F.A. Cup’a veda eden Arsenal, intikamını şehrin mavi yakasından aldı. Alessia Russo’nun durdurulamaz formuyla açtığı tabela, Renee Slegers’ın oyuna hamleleriyle pekişti. Kuzey Londra ekibi Şampiyonlar Ligi öncesi moral topladı. Manchester United’ın Liverpool mağlubiyetiyle birlikte sıralamanın ikinci sırasına yerleşerek iyice rahatladılar. Önlerinde şampiyonluk hayalleri olmasa da Devler Ligi için diledikleri bir pozisyon var.
Liverpool 3 - 1 Manchester United
“Pamuk ipliğine bağlı” deyimi bu sezon bir takım için kullanılsa karşılığı muhtemele Manchester United olurdu. Sürpriz sayılacak bir şekilde ligin bu haftası öncesinde durdurulamaz gözüken -öyleler- Chelsea’yle şampiyonluk mücadelesi veren Manchester United, beraberlikler ve tek yenilgi dışında sezonu harika götürdü. Yakaladıkları bu başarılı grafik son haftalara girilirken şampiyonluk ihtimalinin her zaman akıllarının bir köşesinde kalmasını sağladı. Bunun olabilmesi için Chelsea’nin en az iki maçta takılması gerekiyordu ve Manchester United, rakibini ilerleyen haftalarda konuk edecekti. Chelsea’nin bir kez daha takılması iştahlarını kabartabilirdi ama Marc Skinner’ın ekibi hikâyesini kendi bitirmeyi tercih etti. Birkaç yüz kilometre ötedeki rakipleri Liverpool’a Anfield’da konuk olan Manchester United, belki de beklemediği bir yenilgiyle sahadan ayrıldı.
Sezonun defansif anlamda en iyi takımlarından biri olan Manchester ekibi, kalesinde bu sezon ilk defa üç gol gördü ve bunun da bedelini yenilgiyle ödedi. Liverpool, Sophia Smith başta olmak üzere ön alandaki hareketli oyuncularıyla United savunmasına zor anlar yaşatırken orta sahadaki direnç de yıkılmamalarını sağladı. Manchester United sıkıştığı ya da geriye düştüğü maçlarda hızlı bir şekilde pratik çözümler üretebilen bir takım görüntüsündeydi. Bu sefer Anfield’da plan işlemedi ve muhtemelen bu yenilgi, çok az olan şampiyonluk umutlarını neredeyse sıfıra indirdi. Sezonun ilk bölümünde peri masalını Kuzey Londra’da Renee Slegers yazmıştı. Başarılı performansı görevinde kalıcı olmasını sağladı. Bir benzer hikâye ise sezonun ikinci yarısında adanın kuzeyinde yaşanıyor. Tecrübeli Matt Beard’ın çözüm bulamadığı Liverpool, Amber Whiteley’le yükselişe geçti ve zor da olsa kupa kazanma ihtimallerini devam ettiriyor. Amber Whiteley’nin şu ana kadarki performansı tıpkı meslektaşı Renee Slegers gibi görevinde kalıcı olabilmesi için yeterli sayılabilecek sayılabilecek düzeye yaklaşıyor ama önünde uzun bir yol var. Slegers’ın da öyle değil miydi?
Crystal Palace 3 - 1 Aston Villa
“Haftaya Hazırlık” sayımızda haftanın en kritik karşılaşması olacak bu maç için “Olası Crystal Palace galibiyetinde neler olacağını tahmin edemiyoruz.” demiştik. Şu an o noktadayız. Temkinli ve disiplinli bir oyun sergilemeye çalışan ligin dibindeki Palace için kümede tutunmak adına çok önemli bir maç ve galibiyetti. Artık eli ayağı birbirine dolanan Villa, hayatta kalma mücadelesi vermeye çalışacak. Palace ise özellikle bu maçta kazandığı özgüvenle birlikte yolun sonundaki ışığı görmeye başladı bile.
Tottenham 0 - 1 Brighton
Brighton yaklaşık dört ay sonra ligde maç kazandı. Evet tam dört ay. Ligde 16 Kasım 2024’te oynanan ve gol düellosuna sahne olan maçı kazanan Martılar, 4 ay sonra yine aynı günde üç puanı hanesine yazdırdı. Oynadığı oyundan ve sisteminden taviz vermeyen Dario Vidosic’in ekibi, iki galibiyet arasındaki maçların bazılarını kazanmaya yaklaştığı ama bazen şans onlarla değildi. Bu hafta ise Kuzey Londra deplasmanında sezonun ilk bölümündeki Brighton’dan izler taşıyan bir oyun hareketliliği ve akıcılığıyla sahada olan güney temsilcisi, orta saha ve hücum hattının arasındaki uyumun zirveye çıktığı maçta yıldızı Fran Kirby’nin golüyle kazanmasını bildi. İkinci yarıda kaçırdıkları gollere dert yanabilir ama Avrupa kupaları için şanslarını yok denecek kadar aza indirdikleri için averaj çok fazla işlerine yaramayacak. Tam dört ay sonra kazanan Brighton ligin son bölümüne taze bir heyecanla başlayacak. Sezonun “ne yapsa olmuyor” takımı Tottenham ise hanesine bir yenilgi daha ekledi ve ilk kez arka arkaya dört maçtan yenilgiyle ayrıldı. Şubat ayına girerken umutlu devam eden sezonları iki aylık bölümde yokuş aşağıya gitti. Mart bitmeden önlerinde toparlayabilecekleri iki maç var ama şu form grafiğiyle işleri yeniden yoluna koymaları bir hayli zor olacak.